30 Mart 2017 Perşembe

GKBT 22.Blog Tur: Yarasa - Selvi Atıcı || Alıntılar





Geveze Kalemler ile Blog Tur olarak 22.turumuzun son gününde, alıntıları toplu şekilde inceleyebilirsiniz. 



* * * 


Yarasa’nın gözleri davetiyeden ayrıldı. Yukarı baktı. Gözleri kızı buldu. Ve fısıldadı.“Mavi.”




Genç adam onun kendisini görmesine izin vermedi. Diğer kulağına eğilip fısıldadı.
“Güzelsin, kızım!”





"Yarasa’nın da yaşadığı hayat kendine göre bir değere sahipti. Belki hayatının akışını kendi yönlendirme özgürlüğüne sahip olmayabilirdi fakat o kendi insanları için savaştığını bilerek bu özgürlük için hayıflanmıyordu."






"Kız eşsizdi! Güzel değildi. Ama eşsiz olmak için de güzel görünmeye gerek yoktu."






"Cehennem... Uzun zamandır beni çağırıyor, kızım!"







Mavi’nin dudakları aralandı. Soluk kadar alçak bir sesle “Sen?” diye fısıldadı. Onu tanımış mıydı? Gerçekten kim olduğunu anlamış mıydı, yoksa sadece hisleri mi onu yönlendiriyordu.







"Benim doğrularım sadece işin içinde sen olduğun zaman devreye giriyor!"







"Kız, onun için kibritin yanmayan ucunda kalmıştı. Bırakmak zorunda kaldığı diğer pek çok şey gibi..."







"Keşke acının öznesi değil, iyileştiricisi olabilseydim. Tuhaf ama gözyaşların içimde fırtınaya dönüşüyor."






"Tedavisi olmayan hastalıklar nasıl olur, biliyor musun?"

Genç kız adamın duygusuz sesiyle birlikte kaşlarını çattı. Ancak ona cevap vermedi.

“Uğraşırsın, çabalarsın, kurtulmak için sonuna kadar çırpınırsın! Fakat bir işe yaramaz. Hastalık bedenine sızmıştır, giderek yayılmaya başlamıştır ve seni istiyordur. Sonunda seni almadan asla yok olmaz.” Adam hafifçe bedenini ona çevirdi. Derin bir iç çekişle birlikte usulca elini kaldırdı. Genç kızın tenine dokunmadan hafifçe bedeninin üzerinde dolandırmaya başladı. “Sen hastalıksın. Benim hastalığım. Sana baktım. O anda bana işledin. Sonra yavaş yavaş içime yayıldın. Görmeyeceğim dedim. Görmeye geldim. Bakmayacağım dedim. Ama baktım. Bu son dedim. Fakat aslında hiç sonum olmadın. Bilmediğim, başlangıcım olduğundu.






“Bir karar vermen gerekiyor. Ya hislerine gerçekten boyun eğeceksin ya da başladığın işi bitireceksin.”





“Bugüne kadar hiçbir şeye benim demedim. Otuz altı yaşında ilk defa, şu anda benim diyorum. Var gerisini sen düşün!”







“Seni gördüğümde aklıma ilk ne gelmişti, biliyor musun?”
“Ne?”
“Tepişmek!”






“Benimle birlikte gülebildiğini fark ettiğim her seferde tökezlemekten son anda kurtuluyorum.”






"Daha ne yapabilirsin, merak ediyorum. B."

Cevap için çok beklemesine gerek kalmadı.

"Yaşayıp birlikte göreceğiz! Fakat senin için bende sınır diye bir şey yok. Her şey ölümüne... U."

"O zaman her şey ölümüne... B."






"Onlar işte buydu. İsteseler de, istemeseler de birbirlerine aitlerdi. Ayrı ayrı bir şeye yaramıyorlardı."






"Of, be kızım! O kadar savaş verdim ki! Hiçbiri beni senin gibi ezip geçemedi. Eğer yenik düşmüş hissediyorsan, bil ki ben senden çok daha önce beyaz bayrağı çekmiştim!"







"Adam yine "Ben bebeğim demem!" diye fısıldadı. Baş parmağı genç kızın dudaklarının üzerinde usulca dolaşırken, "Ben kadınım derim!" dedi. "Hem sen güzel değilsin ki!" Mavi kaşlarını çatmak üzereydi ki genç adam hemen açıklık getirdi. "Eşsizsin!"





0 yorum:

Yorum Gönder