Güzel bir günden hepinize merhabalar!
Daha önce Fatih Murat Arsal'ın kitaplarını okumamış ve henüz bu yorumu okuyan tatlı okurlara sesleniyorum; okuyun. Hiçbir önyargınız olmadan, bir erkeğin bir kadınıhislerinğin bu kadar güzel ve aynı zamanda aşkı, sevgiyi, dostluğu bu kadar naif nasıl işleyebildiğini hayranlıkla, tadını çıkara çıkara okuyun hem de.
Her ne kadar daha önce kitaplarını okuyabilme fırsatım olmasa da şu an niye daha önce başlamamışım diye sorgularsınız siz de kendinizi sonra.
FMArsal benim birçok arkadaşımdan tavsiyelerle duyduğum, gerçekten iyi bir yazar. Bir türlü başlayamamamın sebeplerinden biri de bir erkeğin bir aşkı nasıl yazacağını, kelimelerinin nasıl bir etki bırakacağını bilmeyişimden kaynaklıydı sanırım. Ama kitabı okurken sayfaların arasında öyle bir sürüklendim ki, başlangıçtaki tüm düşüncelerimi kaybettim bir anda. Ayça ve Ayhan'ın arasınyü geçen kimi zaman yüzümü kocaman güldüren, kimi zamansa merakla beklediğim sahneler, Vural'ın aşkı renklere boyayan adamın o güçlü ve sarsılmaz duruşu, eşine ve ailesine gösterdiği sadakatiyle birlikte dışarıya karşı sergilediği o yenilmez duruşu... O duruşun arkasında aşkıyla alev almış bir adam... Binbaşının mizahına ve kendisine ne kadar bayılırsam bayılayım şüphesiz beni en çok etkileyen karakter Vural'dı!
Biraz tersten başlangıç olmuş gibi olacak ama bu sevgiyle hemen İki Renk Aşk'ı alıp okumaya başlayacağım.
Kitapta sevdiğim diğer bir unsur ise seriyle bağıntılıyken aynı zamanda bağımsız bir kitap gibi okuyabilmekti. Yazar küçük ayrıntılarla da önceki kitaplarına atıfta bulunduğu için böylelikle okurken pek zorlanmamış oldum.
Kitapla ilgili ne söylesem sanki spoilere kaçacakmışım gibi hissediyorum. Yine de içindeki o aile bağı ve sevginin gücü beni benden aldı desem tam özeti olur içimden geçenlerin. Şimdi de bu şahane kitabı fuarda imzalatmaya gitmekteyim, böylelikle yazarıyla da tanışma fırsatına erişeceğim inşallah!
Hepinize keyifli günler dilerim, kitapla ve aşkla kalın!
